Çarşamba, Eylül 12, 2007

"Sleeping With Ghosts"

Bu sene sonbaharın geldiğini ilk kez geçtğimiz Cumartesi hissetmiştim. Ama birşey eksikti. Yağmur...

Yağmış ama ben görmedim. Sonbaharın ilk yağmurunu bu akşamüstü gördüm... O esinti, o koku, damlalar, gökyüzünün ve yaşamın o rengi...

Sonbahar ve kışı sevmem derim hep ama bu akşamüstü ilk gördüğümde sevindim. Mazoşistçe bir sevinç. "Soulmate" imle karşılaştım çünkü... Uyuyordu uzun zamandır... Hayaletleriyle birlikte... Melankoli mevsimi ile birlikte o da uyandı...

Serviste eve dönüyordum. Bu mevsimde ev daha bir özlenir oluyor. Kapanasım geliyor eve. Konuşmasam... Gülmesem... Hiçbir şey yapmasam... Sadece "soulmate" im ve ben olsak, kimse olmasa...

"Soulmate" imle en sıkı fıkı olduğunm üniversite yıllarım canlandı birden servisin buğulu ön camında. İTÜ Ayazağa kampüsünün saramış yapraklarla dolu yolları... Sırt çantam, "soulmate" im ve ben... Dersler bitmeye yakın hava kararmaya yüztutardı ilk zamanlarında bu mevsimin. Kampüsten çıkmak istemezdim. Bu yağmurda trafik, insanlar, ev... İstemezdim. Haklıymışım da. Ben orada acı çektiğim zamanlarda bile mutluydum. Çünkü "soulmate" im vardı hep yanımda. Beni bırakmazdı. O ve ben ve binbir türlü derdimiz... Arkadaşlarım ve onların dertleri... Annem söylerdi hep ama ben bir türlü içselleştirememiştim o zamanlar : "tüm derdin bu olsun". Ne güzel bir dilekmiş o... Seni seviyorum annem :)

O dertler yıllar öncesinde kaldı. Şimdi ise hiç derdim yok...

Tek derdim "soulmate" imle artık karşılaşmıyor olmam. Çünkü ona ayıracak zamanım yok...

Okuldan mezun olmadan önce çok söylemişimdir : "bi bitse şu okul" diye. "bi bitse şu hayat" demenin alt kümesi değil mi bu? Şu da geçse, o da bitse , bu gelse... Zamanın hızı yetmiyormuş gibi... Sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi...

Okul bitti. İşe girildi. Para kazanmaya başlayınca bir gurur, bir sevinç ! "İşe yarıyorum ben!". Öğrencilerin asalaklar topluluğu olduğuna o kadar inandırılmışız ki... Para kazanmaya başlayınca sevindik. "Ben birşeyler üretiyorum, karşılığında da bana para veriyorlar. Bana ve yaptıklarıma değer veriyorlar. Çok teşekkürler onlara her kimseler".

Bu kadar mı saf ve masumdur gençlik denen şey?

Öyleymiş...

Yıllar geçer, o gurur "ben hayatımı veriyorum, karşılığı bu mu?" ya dönüşür. Ama yapabildiğin başka birşey de yoktur ki !!! Yıllar geçer, kabullenilir; evet ben zamanımı, hayatımı satıyorum. Karşılığına ev ve araba aldım ! Ben buyum işte, evim ve arabam kadarım. Bu ediyorum...

"Soulmate" im, tüm sözlerini bir kiralık kasaya sakladım. Affet ! Ama sen arada yine uyan böyle. Sesini duymayı seviyorum...

Soulmate dry your eye
Soulmate dry your eye
Cause soulmates never die !

Perşembe, Eylül 06, 2007

Gürkan Bey...


Bundan bir kaç ay önce beraber sizin çektiğiniz fotoğraflara bakıyorduk. Kendi çektiğiniz fotoğrafları eleştirip yorumlamıştınız bana... O zaman anlamıştım yıllardır dinlediğim , okuduğum fotoğraf sanatının inceliklerini...
Siz böyle bir insansınız... Birkaç cümle ile bir dünyayı anlatabilen, yüzlerce cümle ile tarif edilemeyecek kadar özel bir insan...
Yine kendi çektiğiniz bu fotoğraftaki kadar renkli, bu fotoğraftaki kadar güzel olsun hayatınız...
Sizi çok özleyeceğim...
DUYGU